16 Mayıs 2012 Çarşamba

KALP, NEFS VE RUH

KALP, NEFS VE RUH (Prof. Dr. Robert FRAGER )

Kalp, Nefs ve Ruh Tekamül, Denge ve Uyumun Süfice Psikolojisi

 

 

Arka kapak: 

 Kalp, Nefs ve Ruh, batılı bir psikoloji uzmanının, tasavvuf geleneğinin zengin maneviyatı ve şahsiyet gelişimi üzerine yaptığı ilk ciddi araştırma olarak değerlendirilebilir. Batı psikoterapisi, bizim daha çok çocukluk döneminde oluşan nevrotik sapkınlıklarımızı gidermek ve toplumla adaptasyonumuzu sağlamakla ilgilenir. Bunun zıttı olarak tasavvufun hedefi temelde maneviyatçıdır. Evet bizim menfiliklerimizi dönüştürmeye ve dünyada etkin olmaya ihtiyacımız vardır; fakat bundan önce ilahi olanla tüm bir birlikteliğe ulaşmamız gerekmektedir.SİTE:www.kitapyurdu.com


Yazar Hakkında:  
Amerikalı sufi, Şeyh Ragıp.

Musevi olarak doğan ve yıllar sonra Müslüman olan Robert Frager, aslında bir psikoloji profesörü. 'Ben ötesi psikoloji' üzerine çalışmalar yapan ve 20 yıldır Cerrahi tarikatının üyesi olan Şeyh Ragıp.

Eşi Türk, kendisi Amerikalı, hem psikoloji profesörü hem de sufi... Kulağa oldukça karışık geliyor ama Prof. Dr. Robert Frager, yani buradaki adıyla Şeyh Ragıp, Kaliforniya'daki "The Institute Of Transpersonal Pyschology/ Ben ötesi Psikoloji Enstitüsü"nün kurucusu ve bir Cerrahi şeyhi. Stanford Üniversitesi'nin karşısında bulunan enstitüyü 1975'de kuran Frager, Harvard'da sosyal psikoloji üzerine doktora yapmış. Ardından yine Harvard ve UC Berkeley'de psikoloji dersleri vermiş. Aynı zamanda Aikido'da 7. derece siyah kuşak sahibi olan Şeyh Ragıp, şimdi Amerika'da hem psikoloji çalışmalarına devam ediyor, hem tekkede tasavvufu anlatıyor, hem de Aikido hocalığı yapıyor. Yılın belli günlerinde ise İstanbul'daki evinde kalıyor.  Kaynak:  arsiv.sabah.com.tr/2005/07/21/cp/gnc115-20050716-101.html

http://www.haberkultur.net/haberoku-1938-Robert_Fragerin_muthis_hikayesi.html

Bir bölüm:

 Bir derviş uzun bir yolculuk yapıyordu .Haftalarca yürüdükten sonra önünde tıpkı yüce bir dağ gibi dikilen dik bir tepeye denk geldi. Ellerini kaldırdı ve şöyle dua etti: "Ey Rabbim! Biliyorsun, senin aşkına seyahat etmekteyim. Herşeyin ve herkesin dizgini senin elindedir. Lütfen bana bu tepeyi aşmama yardım edecek bir eşek gönder"
(Bilenler derler ki, ihlas ile aşkıyla hareket edersek, Allah (cc) ihtiyaç duyduğumuzda bize yardım edecektir)
O anda bir anırma sesi duydu ve çalılıkların arasından bir eşek çıktı Allah (cc)'a bu yardımından dolayı şükretti ve tam eşeğe binmek üzereyken bir Arap atına binmiş bir haydut çıkageldi. Haydut iriyarı, zalim bakışlı, kalın bıyıklı, kaşlı bir adamdı ve belinde bir piştol ile bir pala taşıyordu.
Haydut gürledi; "Aha! Bir derviş. Dervişlerden nefret ederim! Daima dürüstlükten, tevazudan ve başkalarına yardım etmekten söz edersiniz. Siz kim oluyorsunuz ki benim yaşama tarzımı eleştirmeye cüret ediyorsunuz? Ve işte bak! Kocaman bir adamsın küçücük bir eşeğe binmişsin Aslında eşek senin sırtında olmalı Evet, buldum! Yüklen eşeği sırtına"
Derviş dehşet içinde hayduda baktı; "eşeği sırtıma mı alayım?"
Haydut elini palasına attı "Sana eşeği kaldır ve sırtına al dedim!"
Derviş çaresiz uydu bu emre. Sonra haydut gürledi: "Şimdi, eşeği tepeye kadar taşı."
"Tepenin başına kadar mı?"
Haydut tekrar palasına uzandı; "eşeği tepenin başına kadar taşı" diye emrini tekrarladı.
Derviş sırtında eşekle tepeye tırmanmaya başladı. Her geriye bakışında, haydutun eli palasında beklediğini gördü. Sonunda, harap-bitap düşen derviş tepenin zirvesine ulaştı. Eşeği yere indirdi ve ellerini tekrar semaya kaldırdı: "Ya Rab! Biliyorum Sen her şeyi görüyorsun ve her şeyi biliyorsun!"
Kaynak: mumsema.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder