KELEBEĞİN ÖMRÜ
Hiç düşündünüz
mü insanın kelebeğe ne kadar da çok benzediğini? Allah’ın sıfatlarını bütün
yaradılışımızda taşıyoruz. Peki bir tek insanoğlu mu taşır Allah’ın
sıfatlarını? Hayır; bütün yaratılmışlıkta yüce Yaradan’ın bütün sıfatlarını
görürüz aslında. Ben insanın dünyevi halini kelebeğin kelebek olmadan önceki
haline benzetirim; yani tırtıla. Kendi kozamız içinde öreriz bütün yaşantımızı.
Bütün ömrümüz kozamız içinde geçer. Olgunluk dönemimizde ise kozamızı yırtarız
ve kelebeğe dönüşürüz.
Bir günlük
ömürdür bizim bitmeyecek sandığımız devrimiz. Aslında bilmediğimiz; ömür
dediğimiz yeni bir başlangıçtır. Ölüm bir son değil gerçek hayata açılan
kapıdır. Ama ne yazıktır ki korkar insanoğlu o kapıdan geçmeğe. Hatırlamak
istemez adını bile. Oysaki ne mümkündür hatırlamayarak bu muhteşem gerçekliği
değiştirmek. Çoğu zaman duyarız birçok insanın ‘’ ölümü düşünerek normal bir
hayat yaşanamaz’’ diyerek bu gerçeklikten kaçış ifadelerini. Böyle düşünenler
kendilerini o yalancı kozalarının içine hapsetmişlerdir. Yırtamazlar bir türlü
kozalarını ve kelebek olup günün sonunda kavuşmak istemezler kurtuluşlarına. Hep
kendilerinden uzak zannederler ölümü. Oysaki gerçek yakın olandır. Ve yakın
olan illa hâki gelecektir.
Bir rüyadır
ömür. O rüyayı görür ve uyanırız.
‘’ Geldi geçti
ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle
gele şol göz açıp yummuş gibi ‘’
Yunus Emre
Ne güzel söylemiş Yunus Emre. Bir rüya süresi kadardır ömrü
insanın. Ve illa hâki uyanacaktır insanoğlu o rüyadan. Bu gerçeği bile bile ne
diye boşa harcarız ömrümüzü? Ömrünü boşa harcayanlar uyanmak istemezler işte bu
rüyadan. Ve hesap gününde boşa harcanmış ömrün bakiyesinden korkarlar. O vakit
yapmamız gereken, o yaklaşan uyanışa hazırlanmaktır.
‘’ Yaklaştı insanlara
hesapları!
Ve onlar hala
gaflet içinde yüz çevirip durmaktalar. ‘’
21 Enbiya
Suresi Ayet 1
Nasıl hazırlanmalı bu uyanışa? Önce korkuyu yenip Yaradan’a
yaklaşmalı. Tevekkül ile O’na bağlanmalı insan. Hayrın da şerrin de hikmetlerle
dolu olarak Yaradan ‘dan geldiğini bilirsek tevekkül ile bakabiliriz her şeye,
her yaşanmışlığa. Gözlerimizle sadece bakmak için değil, görmek ve gördüğünü
anlamak için bakmalıyız. Sadece gözlerimizle değil, kalbimizle de görmeli ve
anlamalıyız. Gördüklerimizle şükretmeli, anladıklarımızla tevekkül ve
hissettiklerimizle de iman etmeliyiz.
‘’ Göklerin ve
yerin gaybını bilmek Allah’a mahsusdur. Bütün işler O’a döndürülür. Öyle ise
O’na kulluk et, O’na tevekkül et. ‘’
Hûd Suresi,
Ayet 123
Mevlâ görelim
neyler,
Hak işleri
hayreyler,
Zannetme ki
gayreyler,
Ârif ânı
seyreyler,
Mevlâ görelim
neyler,
Neylerse güzel
eyler…
Erzurumlu
İbrahim Hakkı
Dünyevî sıkıntı ve belâdan sonra o kişinin gönlünde Allah’ın (C.C) tecelli ettiğini bilirsek isyan
etmeyiz. Yaşanılan sıkıntının sebeplerini düşünürken içinde kaybolmak yerine,
yapanın da yaptıranın da Yaradan olduğunu hatırlarsak, o vakit sıkıntıya
baktığımızda belâ değil birçok hikmet görmeye başlarız. Gördükçe daha
yaklaşırız Yaradan’a; yaklaştıkça daha çok anlarız; daha çok kabarır aşkımız.
Dertler sıkıntılar ufalır küçülür yok olur gider. Gözümüzün her değdiği yerde bin
bir ayetini ve hikmetini görürüz Allah’ın(C.C).
Ne için yaratılmış olduğumuzu, ne mükemmel yaratıldığımızı biliriz ve
Allah’ın güzel sıfatlarını kulunda tecelli ettirdiğini hissetmeye başlarız.
Kalbimizdeki korkunun kara lekesi dağılmaya başlar, gönlümüz de zihnimiz de
berraklaşır. Korku yerini aidiyetlik duygusu ve büyük bir özleme bırakır. Artık
insanoğlu için ölüm bir son değil bir başlangıçtır. İnsan korkmayınca ölümden özüne
döneceği güne yani kavuşma gününe hazırlanmaya başlar itinayla. Bilir ki
yanında dantel oyalı sabun kokulu beyaz mendiller gibi tertemiz amelini
götürecektir evine. Bunu anlayan insan saklanmaz artık kozasında, yırtıp çıkmak
ister, kelebek olup uçmak ister Yaradan’ına…
‘’ Her canlı
ölümü tadacaktır.
Biz bir imtihan
olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz.
Sonunda bize döndürüleceksiniz.
‘’
21 Enbiya
Suresi, Ayet 35
Sinem KARAKOCA